Muhyiddin-i Arabi - Saatlerin Hazinesi

13.06.12 | yabgu

http//photoload.ru/data/8e/ff/5a/8eff5a27256cb1f1d20dcbd5971edb.jpg


<b>Saatlerin Hazinesi - &#304;lahi Saatlerin Verdi&#287;i Haberler</b>
Author: Muhyiddin-i Arabi
Translator:Selahaddin Alpay
Publisher: S&#252;mer Kitabevi Yayinlari
Publication date: 1973
Number of pages: 280
Format / Quality: PDF
Size: 6,3 Mb
Language:Turkish

Цитата:

http//photoload.ru/data/ce/50/eb/ce50eb446ef6e8ad877a6f06ddd099.png


Muhyiddin &#304;bn Arabi


Ab&#363; `Abd Allah Muhammad b. `Ali b. Muhammad b. al-`Arabi al-H&#257;tim&#299; al-T&#257;’&#299; (Arap&#231;a: &#1571;&#1576;&#1608; &#1593;&#1576;&#1583; &#1575;&#1604;&#1604;&#1607; &#1605;&#1581;&#1605;&#1583; &#1576;&#1606; &#1593;&#1604;&#1610; &#1576;&#1606; &#1605;&#1581;&#1605;&#1583; &#1576;&#1606; &#1575;&#1604;&#1593;&#1585;&#1576;&#1610; &#1575;&#1604;&#1581;&#1575;&#1578;&#1605;&#1610; &#1575;&#1604;&#1591;&#1575;&#1574;&#1610;) K&#305;saca Muhyiddin ibn Arabi de denir (1165-1239). &#220;nl&#252; mutasavv&#305;f, &#304;slam d&#252;&#351;&#252;n&#252;r&#252; ve &#351;airidir.

Hayat&#305;


Muhyiddin &#304;bn-i Arabi, Muvahhidun d&#246;neminde 27 Ramazan 560’da Mursiye (Murcia), &#304;spanya’da do&#287;du. Bilinmeyen bir sebeple 8 ya&#351;&#305;nda ailesiyle birlikte &#304;&#351;biliye’ye (bug&#252;nk&#252; Sevilla) geldi (muhtemelen babas&#305;n&#305;n memuriyeti nedeniyle). Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yak&#305;n cedleri hakk&#305;nda fazla bir &#351;ey bilinmiyorsa da, anne ve baba taraf&#305;ndan n&#252;fuz ve itibar sahibi kimseler oldu&#287;u anla&#351;&#305;l&#305;yor. Akrabalar&#305; aras&#305;nda tasavvuf&#238; bilgilere sahip kimseler vard&#305;. Day&#305;s&#305; Eb&#251; M&#252;slim el-Havl&#226;n&#238; de, kutublar&#305;n b&#252;y&#252;klerinden say&#305;l&#305;r..
Раскрыть
&#304;lk tahsilini bu &#351;ehirde yapt&#305;, uzun bir s&#252;re burada kald&#305;. &#199;ocuk ya&#351;lar&#305;nda 'Ahmed &#304;bnu’l-Esir&#238;' ad&#305;nda gen&#231; bir Sufi ile arkada&#351; oldu. &#304;bnu'l-Arab&#238;, bu tahsil s&#305;ras&#305;nda bir aral&#305;k Halvet'e &#231;ekilmi&#351; her sahada ve &#246;zellikle tasavvuf&#238; marifetler sahas&#305;nda hi&#231;bir &#351;ey bilmezken ve bu hususta hi&#231;bir kitap da okumadan, ke&#351;if ve keramet yoluyla bir&#231;ok &#351;eylere muttali olarak halvetten &#231;&#305;kt&#305;.

End&#252;l&#252;s'de bir s&#252;re daha kald&#305;ktan sonra, seyahate &#231;&#305;kt&#305;. &#350;am, Ba&#287;dad ve Mekke'ye giderek orada bulunan tan&#305;nm&#305;&#351; alim ve &#351;eyhlerle g&#246;r&#252;&#351;t&#252;. 1182'de &#304;bn-i R&#252;&#351;d ile g&#246;r&#252;&#351;t&#252;. Bu g&#246;r&#252;&#351;meyi eserinde anlat&#305;r. Bu &#304;bnu R&#252;&#351;d’&#252;n bilgi'nin ak&#305;l yolu'yla elde edilece&#287;ini s&#246;ylemesiyle me&#351;hur oldu&#287;u y&#305;llard&#305;r. 17 ya&#351;&#305;ndaki gen&#231; Muhyiddin ger&#231;ek bilgi'nin sadece akl&#305;m&#305;zdan gelmedi&#287;ine, b&#246;yle bir bilginin daha &#231;ok ilham ve ke&#351;f yoluyla elde edilebilece&#287;ine inanm&#305;&#351;t&#305;.

Bu senelerde '&#350;ekkaz' isminde bir &#351;eyh'le tan&#305;&#351;t&#305;. Bu zat k&#252;&#231;&#252;k ya&#351;lardan itibaren ibadete ba&#351;layan, Allah korkusu ta&#351;&#305;yan, hayat&#305;nda bir kerecik olsun ‘ben’ dememi&#351; olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o &#246;lene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183'de &#304;&#351;biliyye’ye ba&#287;l&#305; Haniyye’de 'Lahm&#238;' isimli bir &#351;eyhden, bu zat&#305;n ad&#305;n&#305; ta&#351;&#305;yan bir mescidde Kur'an dersi ald&#305;.

1184-1185'de 'Ureyn&#238;' isimli bir &#351;eyh’le tan&#305;&#351;t&#305;. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, &#231;ok faydaland&#305;&#287;&#305;n&#305; s&#246;yler. 'Ureyn&#238;', Ubudiyet [kulluk] meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu y&#305;llar'da 'Martili' adl&#305; bir &#351;eyhten de istifade etti. Ureyn&#238; O’na:’Sadece Allah’a bak’ derken Martil&#238;‘Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma’ diye &#246;&#287;&#252;t vermi&#351;ti. Martil&#238;’ye bu z&#305;t &#246;nerilerin i&#231;y&#252;z&#252;n&#252; sordu. Bu zat, kendi nasihatinin do&#287;rulu&#287;unda &#305;srar edecek yerde, ‘O&#287;lum, 'Ureyn&#238;'’nin g&#246;sterdi&#287;i yol, do&#287;ru yolun ta kendisidir. Ona uyman laz&#305;m. Bizim ikimiz de, kendi halimizin gerekli k&#305;ld&#305;&#287;&#305; yolu sana g&#246;stermi&#351;tir’ dedi.

Bu y&#305;llar'da &#304;&#351;biliyye’de Kordoval&#305; Fatma ad&#305;nda ya&#351;l&#305; bir kad&#305;na (tan&#305;&#351;t&#305;klar&#305;nda 96 ya&#351;&#305;ndad&#305;r) 14 sene hizmet etti. Bu kad&#305;n, erkek ve kad&#305;nlar aras&#305;nda m&#252;ttaki ve m&#252;tevekkile olarak temay&#252;z etmi&#351;ti. &#199;ok iyi bir kimseyle evliydi. Y&#252;z&#252; o kadar g&#252;zeldi ki, &#304;bn Arabi onun y&#252;z&#252;ne bakmaktan utan&#305;rd&#305;.

1189'da Ebu Abdullah Muhammed e&#351;-&#350;eref&#238; ad&#305;nda biriyle tan&#305;&#351;t&#305;. Kendisi do&#287;u &#304;&#351;biliyye’li olup, Hatve ehlindendi. Be&#351; vakit namaz&#305;n&#305; Addis Camii'nde k&#305;lard&#305;. &#304;badete a&#351;&#305;r&#305; d&#252;&#351;k&#252;nl&#252;&#287;&#252;nden namaz k&#305;lmaktan ayaklar&#305; &#351;i&#351;erdi.

Arabi, &#304;&#351;biliyye’deyken (1190) hastaland&#305;. Okuma kabiliyyet'ini kaybetti. 2 Y&#305;l bu halde kald&#305;ktan sonra 589'da (Hicri) Sebte &#350;ehri'ne giderek orada ahlak makam&#305;na erdi&#287;ini s&#246;yledi&#287;i &#304;bnu C&#252;beyr ile tan&#305;&#351;t&#305;. Bir s&#252;re sonra &#304;&#351;biliyye’ye d&#246;nd&#252;. Ayn&#305; y&#305;l Tlemsen’e geldi. Burada Ebu Medyen (&#246;.594)[1] hakk&#305;nda g&#246;rd&#252;&#287;&#252; bir r&#252;yay&#305; anlatacakt&#305;r.

1196'da Fas’a gitti. Orada yapt&#305;&#287;&#305; Seyahatler s&#305;ras&#305;nda b&#252;y&#252;k &#351;&#246;hret kazand&#305;. 1198'de tekrar End&#252;l&#252;s’e ge&#231;ti. G&#305;rnata &#350;ehri dolaylar&#305;ndaki Ba&#287;a kasabas&#305;nda &#350;ekkaz isimli bir &#351;eyhi ziyaret etti. Onun Tasavvuf yolu'nda kar&#351;&#305;la&#351;t&#305;&#287;&#305; en y&#252;ce kimse oldu&#287;unu s&#246;yler. 1199-1200'de &#304;lk defa Hac i&#231;in Mekke’ye gitti. Orada [el-Kassar] (Yunus ibnu Ebi’l-H&#252;seyin el-Ha&#351;imi el-Abbasi el-Kassar) isimli bir &#351;ah&#305;s'la sohbet etti. Hac’dan sonra Ma&#287;rib’de, oradan da Ebu Medyen’in &#351;ehri olan Becaye'de bulundu. Bir s&#252;re sonra tekrar Mekke’ye geldi ve "Ruhu’l-Quds", "Tacu'r-Rasul" adl&#305; eserler'ini yazd&#305;.

1204'de Medine, Musul, Ba&#287;dad'da bulundu. Musul'da, "et-Tenezz&#252;latu'l-Musuliyye" yi yazd&#305;. Musul’dan ayr&#305;ld&#305;ktan sonra Konya’ya geldi. Orada tan&#305;&#351;t&#305;&#287;&#305; Sadreddin Konevi’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken "Risalet&#252;’l-Envar" &#305; yazd&#305;. Sel&#231;uk Meliki taraf&#305;ndan h&#252;rmet ve ikram g&#246;rd&#252;. Sonra M&#305;s&#305;r’a ge&#231;ti. Orada Futuhat-&#305; Mekkiye'deki s&#246;zlerinden &#246;t&#252;r&#252; M&#305;s&#305;r ulemas&#305; taraf&#305;ndan hakk&#305;nda verilen idam fetvas&#305;yla y&#252;zy&#252;ze gelince gizlice oradan ka&#231;t&#305;.Tekrar Mekke’ye geldi ve burada bir s&#252;re kald&#305;. Mekke'de el-Futuhatu'l-Mekkiyye, Fusus'u r&#252;ya'da g&#246;rd&#252;&#287;&#252; Peygamber'in emriyle ve O'nun istedi&#287;i &#351;ekilde yazd&#305;&#287;&#305;n&#305;, bu eserin &#246;ns&#246;z'&#252;nde belirtir. "Veliler bilgilerini, peygambere vahyi getiren mele&#287;in ald&#305;&#287;&#305; kaynaktan almaktad&#305;rlar." Ba&#287;dad ve Halep’de bir s&#252;re dola&#351;t&#305;ktan sonra 612/1215 de tekrar Konya’ya geldi. 617 de &#350;am’a yerle&#351;ti. Zaman zaman civar &#351;ehirlere seyahatler yapt&#305;. 638 de 22 R.Evvel’de (1239) &#350;am'da &#246;ld&#252;. Kabri &#350;am &#351;ehri d&#305;&#351;&#305;nda Kasiyun Da&#287;&#305; ete&#287;indedir. 1516 y&#305;l&#305;nda Sultan Selim, &#350;am’&#305; Osmanl&#305; topra&#287;&#305; yapt&#305;&#287;&#305;nda oraya t&#252;rbe, camii ve imaret in&#351;a ettirdi. Medfun bulundu&#287;u t&#252;rbenin kubbesinde -&#304;bn Arabi'nin kendisine ait oldu&#287;u iddia edilen- 'b&#252;t&#252;n y&#252;zy&#305;llar yeti&#351;dirdikleri b&#252;y&#252;k insanlarla tan&#305;n&#305;r, benden sonraki y&#252;zy&#305;llar benimle an&#305;lacak' mealindeki bir beyit yaz&#305;l&#305;d&#305;r.

Doktrini


Ibn Arab&#238;'nin inan&#231;lar&#305;n&#305;n merkezini Vahdet-i V&#252;cud ve dinlerin birli&#287;i d&#252;&#351;&#252;ncesi olu&#351;turur. &#304;lk defa n&#252;ve &#351;eklinde Hakim-i Tirmiz&#238;'de a&#231;&#305;&#287;a &#231;&#305;kan Vahdet-i V&#252;cud insan&#305;, &#304;bn Arab&#238;'de zirvesine ula&#351;&#305;r. Bu son duruma g&#246;re Yaratan ve yarat&#305;lan iki varl&#305;k vard&#305;r. ANcak bu ayr&#305;l&#305;k sadece isimdedir. Ger&#231;ekte bunlar ayn&#305; varl&#305;klard&#305;r. Tanr&#305; ile K&#226;inat b&#252;t&#252;nle&#351;mi&#351; tek varl&#305;k halindedir. Bu nedenle Vahdet-i V&#252;cud'cu i&#231;in g&#246;r&#252;nen, hissedilen alemden ba&#351;ka varl&#305;k yoktur. Buna ise Tabiat veya Tanr&#305; denmek farketmez. Nas&#305;l olsa iki ayr&#305; isim de ayn&#305; &#351;eyi ifade eder. &#304;bn Arab&#238;'nin sistemle&#351;tirip sundu&#287;u bu inanc&#305; daha iyi anlayabilmek i&#231;in s&#246;zkonusu inanc&#305;n sonraki taraftarlar&#305;n&#305;n ifadelerini de dikkate almak yararl&#305; olur. Varl&#305;&#287;&#305;n birli&#287;ine inananlara g&#246;re, hul&#251;l d&#252;&#351;&#252;ncesi &#231;ok aptalca bir iddiad&#305;r. Zira hul&#251;lun olabilmesi i&#231;in iki ayr&#305; varl&#305;&#287;&#305;n olmas&#305; gerekir. Halbuki b&#252;t&#252;n varl&#305;k birdir ve bir olan &#351;eyde hul&#251;l olmaz, imk&#226;ns&#305;zd&#305;r. Bu d&#252;&#351;&#252;nce mensuplar&#305;ndan en &#246;nemli &#351;ahsiyet Arifuddin el-Tilems&#226;n&#238;'dir. O, Kur'&#226;n'&#305;n tamam&#305;yla &#351;irkle dolu oldu&#287;unu iddia edecek kadar Vahdet-i V&#252;cud'cudur. &#304;ddias&#305;n&#305; &#351;&#246;yle savunur: Kur'&#226;n, yaratan-yarat&#305;lan ayr&#305;m&#305; yapmaktad&#305;r ki, Bir'den ba&#351;kas&#305;n&#305;n varl&#305;&#287;&#305;n&#305; kabul &#351;irktir. "Varl&#305;kta ancak Allah vard&#305;r", veya "Varl&#305;kta ancak bir vard&#305;r: Suyun rengi kab&#305;n&#305;n rengidir." diyen &#304;bn Arab&#238;, bu s&#246;zleriyle inanc&#305;n&#305; ifade ederken Kur'&#226;n &#226;yetlerini de hi&#231; bir kural tan&#305;maz tavurla yorumlamaktan &#231;ekinmez. Baz&#305;lar&#305; safi k&#252;f&#252;r olan bu itikad&#305; yumu&#351;atmak i&#231;in &#351;&#246;yle yorumlara bile gittiler ki bunlar&#305;n da ondan hi&#231;bir fark&#305; yoktur: "Muhyiddin &#304;bn Arabi’den &#246;nce ifadeleri olsa da onun taraf&#305;ndan sistemetik bir &#351;ekilde dile getirilip ortaya konuldu&#287;u i&#231;in ona atfedilen Vahdet-i V&#252;cud teorisi varl&#305;&#287;&#305;n a&#351;k&#305;n birli&#287;ini ifade eder. Ancak bu anla&#351;&#305;lmas&#305; zor bir konu oldu&#287;u i&#231;in onun marifet ilmiyle ortaya koydu&#287;u metafizik doktrinleri s&#305;radan bir felsefe gibi ele al&#305;nm&#305;&#351; salt bu nedenden &#246;t&#252;r&#252; ge&#231;mi&#351; d&#246;nemlerde z&#305;nd&#305;kl&#305;kla su&#231;land&#305;&#287;&#305; gibi maalesef modern d&#246;nemlerde de tamamen farkl&#305; &#351;ekillerde anla&#351;&#305;l&#305;p panteist, monist ve hatta tabiat misti&#287;i olarak tan&#305;mlanmaya &#231;al&#305;&#351;&#305;lm&#305;&#351;t&#305;r. Oysa ki “Vahdet-i V&#252;cud” d&#252;&#351;&#252;ncesi &#351;u &#351;ekilde belirtilebilir; 'la mevcude illallah' yani varl&#305;k bir ve tek olan ayn&#305; &#351;eydir. Varl&#305;k kendini,en temel be&#351; merhalede a&#231;ar. Tanr&#305;, evren, ak&#305;l ve insan bu varl&#305;&#287;&#305;n sonsuz tezah&#252;rlerindendir. Varl&#305;k, Mutlak Gayb merhalesinde ne kendinde ne de di&#287;er tezah&#252;rleri i&#231;in bilinemezdir. Vahdet-i V&#252;cud d&#252;&#351;&#252;ncesinde; kendinden ibaret olan Zat her ne kadar tasavvur ve idrak edilemez olarak mutlak a&#351;k&#305;n ve de&#287;i&#351;imin d&#305;&#351;&#305;nda olarak nitelendirilse de tasavvuf &#305;st&#305;lah&#305;nda taayy&#252;n denilen kendini belirleme halinde belirli modelle&#351;melere sahiptir. Yani esasta Mutlak Teklik d&#252;zleminde kendinden ba&#351;kas&#305; olmayan bir hi&#231;li&#287;e, Ahadiyete sahipse de bir olma (Vahdaniyet) d&#252;zleminde kendinde g&#246;rd&#252;&#287;&#252; ve bildi&#287;i s&#305;fatlar s&#246;z konusudur. Ancak bu s&#305;fatlara “O’dur” denilemeyece&#287;i gibi, “O de&#287;ildir” de denilemez. Bu &#304;bn Arab&#238;’nin &#351;u ifadesinde g&#246;zlemlenebilir: “O, birliksiz bir (Vahid) ve tekliksiz tektir (Ahad).”

Eserleri


Nefahat'a g&#246;re, Ba&#287;dad Ulemas&#305;’ndan birisi [Muhyiddin ] &#252;zerine bir Kitap Te'lif etmi&#351; ve bu Kitap’ta Musannefat’&#305;n&#305;n 500’den fazla oldu&#287;unu s&#246;ylemi&#351;tir. [&#304;bnu'l-Arab&#238;]'nin Eserlerinin say&#305;s&#305; kendine de Malum de&#287;ildi, denir. Hayat’&#305;nda Dostlar’&#305;n&#305;n &#304;ste&#287;i &#252;zerine birka&#231; defa bunlar&#305;n Fihristini yapmak istedi. Bu Fihristler birbirinden ayr&#305; 3 yazma halinde bug&#252;ne geldi. Bug&#252;ne gelenlerin baz&#305;lar&#305;:
F&#252;t&#251;hat-&#305; Mekkiyye fi Esr&#226;ri'l-Mahkiyye ve'l M&#252;lkiye, Kendi el yaz&#305;s&#305; ile olan n&#252;sha, T&#252;rk-&#304;slam Eserleri M&#252;zesi no. 1845-1881'dedir. Bu N&#252;sha 31 Cild halinde tertib edilmi&#351;tir.
Fus&#251;su'l-Hikem, T&#252;rk&#231;e’ye &#231;evrildi Molla Cami, Hoca Muhammed Parsa'n&#305;n "F&#252;s&#251;s" i&#231;in, "can", "F&#252;t&#251;hat" i&#231;in "g&#246;n&#252;l" dedi&#287;ini rivayet eder.
Kitabu'l-&#304;sra il&#226; Mak&#226;mi'l-Esr&#226;,
Muhadarat&#252;'l-Ebr&#226;r ve M&#252;sameret&#252;'l-Ahy&#226;r,
Kelamu'l-Ab&#226;dile,
Tacu'r-Resail ve Minhacu'l-Ves&#226;il,
Mevaqiu'n-Nuc&#251;m ve Metali' Ehillet&#252;'l-Esrar ve'l-Ul&#251;m,
Ruhu'l-Quds fi M&#252;nasahati'n-Nefs,
et-Tenezz&#252;lat&#252;'l-Mevsiliyye fi Esrari't-Taharat ve's-Salavat,
Kitabu'l-Esfar,
el-&#304;sfar an Netaici'l-Esfar,
Divan,
Tercemanu'l-E&#351;vak,
Kitabu Hidayeti'l-Abdal,
Kitabu Taci't-Ter&#226;cim fi &#304;&#351;arati'l-&#304;lm ve Lataifi'l-Fehm,
Kitabu'&#351;-&#350;ev&#226;hid,
Kitabu &#304;&#351;arati'l-Qur'an fi &#194;laimi'l-&#304;nsan,
Kitabu'l-Ba'.
Nisab&#252;'l-Hiraq,
Fazlu &#350;eh&#226;deti't-Tevh&#238;d ve Vasfu Tevh&#238;di'l-M&#252;kin&#238;n,
Cev&#226;b&#252;'s-Sual,
Kitabu'l-Celal ve h&#252;ve Kitabu'l-Ezel,

&#304;ngilizce'ye &#199;evirilen Eserleri


Commentary on Tirmidhi's Hadith Collection (book)
The Bezels of Wisdom (Fusus al-Hikam) , often described as his Magnum Opus.
The Meccan Illuminations (Al-Futuhat al-Makkiyya), his largest work discussing a wide range of topics from mystical philosophy to Sufi practices and records of his dreams/visions.
The Diwan, his collection of poetry spanning five volumes, mostly unedited.
The Holy Spirit in the Counselling of the Soul (Ruh al-quds), a treatise on the soul which includes a summary of his experience from different spiritual masters in the Maghrib.
Contemplation of the Holy Mysteries (Mashahid al-asrar), probably his first major work consisting of fourteen visions and dialogues with God.
Divine Sayings (Mishkat al-anwar), an important collection made by Ibn Arabi of 101 hadith qudsi
The Book of Annihilation in Contemplation (K. al-Fana' fi'l-mushahada), a short treatise on the meaning of mystical annihilation (fana).
Devotional Prayers (Awrad), a widely read collection of fourteen prayers for each day and night of the week.

T&#252;rk&#231;e'de &#304;bn Arabi'nin Eserleri ve &#220;zerine


Fusus'&#252;l-Hikem, &#231;ev. Ekrem Demirli, Kabalc&#305; Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
F&#252;tuhat-&#305; Mekkiye, &#231;ev. Ekrem Demirli, I.-VI. Cilt Litera Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
Fususu'l - Hikem Terc&#252;me ve &#350;erhi I, Ahmed Avni Konuk, Hazr&#305;layan: Do&#231;. Dr. Sel&#231;uk Erayd&#305;n, IV cilt, Marmara &#220;niv. &#304;lahiyat Fak. Vakf&#305;
Suad El-Hakim, &#304;bn&#252;'l Arab&#238; S&#246;zl&#252;&#287;&#252;, &#199;ev: Ekrem Demirli, Kabalc&#305; Yay&#305;nlar&#305;
Claude Addas, &#304;bn Arabi-Kibriti Ahmer'in Pe&#351;inde, &#199;ev: Atila Ataman, Gelenek Yay&#305;nlar&#305;
Michel Chodkiewicz, Sahilsiz Bir Umman: Muhyiddin &#304;bn Arabi, &#199;ev: Atila Ataman, Gelenek Yay&#305;nlar&#305;
&#350;eyh Mekki Efendi ve Ahmed Neyli Efendi, Yavuz Sultan Selim'in Emriyle Haz&#305;rlanan &#304;bn Arabi M&#252;dafaas&#305;, Gelenek Yay&#305;nlar&#305;
Seyfullah Sevim, &#304;slam D&#252;&#351;&#252;ncesinde Marifet ve &#304;bn-i Arabi, &#304;nsan Yay&#305;nlar&#305;
&#304;smail Fenni Ertu&#287;rul, Vahdeti V&#252;cud Ve &#304;bn Arabi, Haz&#305;rlayan: Prof. Dr. Mustafa Kara, &#304;nsan Yay&#305;nlar&#305;
Mustafa Fevzi, Vahdet-i V&#252;cud Meselesi, Hece Yay&#305;nlar&#305;
Metin Yasa, &#304;bn Arabi ve Spinoza’da Varl&#305;k, Elis Yay&#305;nlar&#305;
William Chittick, Hayal &#194;lemleri, &#304;bn Arabi ve Dinlerin &#199;e&#351;itlili&#287;i Meselesi, &#231;ev: Mehmet Demirkaya, Kakn&#252;s Yay&#305;nlar&#305;
Arzular&#305;n Terc&#252;man&#305;, &#304;z Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
Fen&#226; Ris&#226;lesi, &#304;z Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
Fen&#226; Ris&#226;lesi - Arzular&#305;n Terc&#252;man&#305;, &#304;z Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
Marifet Kitab&#305;, &#304;z Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
Marifet ve Hikmet, &#304;z Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
Nurlar Hazinesi, &#304;z Yay&#305;nc&#305;l&#305;k
Tedbir&#226;t-&#305; &#304;l&#226;hiyye -Terc&#252;me ve &#350;erhi-, &#304;z Yay&#305;nc&#305;l&#305;k

Цитата:
Bu kitab bat&#305;l bilimlerden uzakt&#305;r. Bu eserin yaz&#305;ld&#305;&#287;&#305; seneleri d&#252;&#351;&#252;necek olursak, o vakitler i&#231;in emsalsiz bir t&#305;p ve astronomi kitab&#305; olaca&#287;&#305; &#351;&#252;phesizdir.
<div align="center">
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!

Password: turklib</div>

Поделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок:

Просмотров: 4386
Рейтинг:
  • 5